OKA97-BESAYA HOŞGELDİNİZ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ÇOK ÖNEMLİ İSLAM DİNİ HAKKINDA MUTLAKA GİRİN |
|
|
Yazılarımız çok olduğundan oktuşlarıyla kaydırarak okuyabilirsiniz.
İSLAM DİNİNE İNANMAK HER YÖNE GÖRE 1. EN ÖN SIRADADIR. ÖĞRENMEK İÇİN MUTLAKA ALTTAKİLERİ OKUYU.EY!!!MÜSLÜMAN KARDEŞLERİM OKUYUN BU OKUDUKLARINIZI HERKEZE ANLATINIZ.ANLATIRSANIZ SİZ KAZANIRSINIZ.
İslam dinine inanmak her yönde karlı neden ?
- Neden mi? Bir toplantı yapsak.Toplanıyada bütün dünyadaki kafirleri,hıristiyanları,mecusileri toplasak da onlara İslam Dinine yönenmeleri için bir toplantı yapsak
Hiç yokdan da en az bi 50000-75000 Müslüman olan çıkar. Neler mi ?
Mecusiler için 2 kişi alsak.Birisi 50 yaşında olsun.Biride yeni doğmuş bir bebek olsun.Desek ki 50 yaşındakine sen 50 yıldan beri ateşe tapıyorsun değil mi ?O da şunu cevap versin:
-Evet 50 yıldan beri ateşe tapıyorum dese.desek ki:
Sen ateşe bi elini uzatbakalım. Senin elin yanmaması gerekiyor değil mi?Senin ilahın oya yakmamalı.Bide yeni doğan bebeğin elini ateşe uzatalım.Yakıyor değil mi? E sen 50 seneden beri tapıyorsun. Ne oldu o hiç tapmadı.Tapmadığı halde ikinizin elide aynı şekildeki yandı değil mi? Evet yandı.EE ozaman İSLAM DİNİNE DÖN. Hristiyan ve kafirler için de desek ki putlar sizin ilahınız ya putlar sizin ilahlarınız size bir yararı var mı? Yok sizin bir işinizi kolaylaştırıyor mu? Yok sizinle konuşabiliyor mu? Hayır Ozaman Sana değer veren seni yaratana dön yani CENABI HAKKA YANİ ALLAHU TEALA' ya dön onun dinine dön yani İSLAM DİNİNE
Bu sefer ise Mecusiler için,Hıristiyanlar için, kafirler için
şunları desek:
Değişmeyen Tek ilahi kitap hangi kitap?
Kuran-ı Kerim'dir.Deriz değil mi ?
Bu kitap ALLAHU TEALA tarafından gönderilen ALLAH'ın emirlerini yasaklarını hellalini,haramını,günahını,sevabını anlattığı kitap Kuran-ı
Kerim dir deriz. Diğer kitaplarda ALLAHU TEALA Cebrail (A.S) tarafından gönderildi. Fakat onları insanlar değiştirdi. Ya bundan dolayı İSLAM DİNİ'ne yönelmeliyiz.
ALLAHU TEALA'nın emrettiği şeyler neler dir.?
Namaz kılmak,oruç tutmak,zekat vermek,hacca gitemektir ve kelime-i şehadet getirmektir.
Namaz kılmak için abdest alınması gerekir. Abdest nasıl alınır?
Abdest alınırken mümkünse kıbleye karşı oturulur. Önce kollar dirseklerin yukarısına kadar sıvanır. "Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" diye niyet edilir. Eûzübillahimineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahim" denilir.
One faces the Qiblah, if possible, sits on an elevated place (so that used water may easily flow away), the intention (Niyyah) to make ablution, (recites Audhu and Bismillah.
|

|
Eller bileklere kadar üç kere yıkanmalıdır. Parmak aralarının yıkanmasına dikkat edilmelidir. Yıkanırken bir elin parmakları diğer elin parmakları arasına geçirilerek hilallenir. Yüzük varsa oynatılarak altına su geçmesi temin edilir.
One washes both hands up to the wrists, during which the skin bewtween the fingers of one hand is combed with the fingers of the other. If one has a ring, it is to be moved araound so that water reaches under it.
|

|
Sağ avuç ile ağıza üç kere ayrı ayrı su alınır. Her defasında iyice çalkalanır. Dişler, baş ve şehadet parmağı ile oğuşturulur.
Yalnız oruçlu olanlar, boğazlarına kaçmaması için ağızlarına suyu dolu dolu almazlar.
The mouth is rinsed with a mouthful of water using the right hand.
Howeever, if one is fasting, one doees not take in that much water out of fear that some water may be swallowed.
|

|
Sağ avuç ile buruna üç kere ayrı ayrı su çekilir. Sol el ile sümkürülerek burun temizlenir. Oruçlu olanlar buruna suyu çok hızlı çekmezler.
Water is taken nto the nostrils with the right hand and blown out and cleaned with the left. Those who are fasting do not forcefully take in the water.
|

|
Alında saçların bittiği yerden itibaren kulakların yumuşağına ve çene altına kadar yüzün her tarafı üç kere yıkanır.
Su yüze çarpılmaz.
The whole face from the forehead, where the hair ends, to the part below the chin; the comolete section between the two ear-lobes is to be washed.
|

|
Sağ avuca su alınıp, dirseğe doğru akıtılır, dirseklerle beraber üç kere yıkanır. Yıkarken kolun her tarafı, kuru bir yer kalmayacak şekilde iyice ovulur.
After taking water into the palm of the right hand, one has it flow directly to the elbow.
The right arm is wiped with the left hand up to and including the elbow, thus not leaving and part dry.
|

|
Sol avuca su alınıp, dirseğe doğru akıtılır, sol kol dirseklerle beraber üç kere yıkanır. Önce sağ ve sonrada sol kol yıkanır.
And then left hand is wiped in the same manner as the the right hand.
|

|
Sağ el yeni bir su ile ıslatılır. Sağ elin içi ve parmaklar başın üzerine konularak, başın ön tarafına saç bitiminden itibaren konulup, ıslak elle bir kere meshedilir.
The right hand is made wet and then starting from the front part of the head at the beginning of the hairline the wet hand wipes the hair.
|

|
Eller ıslatılarak, sağ elin serçe parmağı ile sağ kulağın içi, baş parmağı ile de kulağın dışı; sol elin seçe parmağı ile sol kulağın içi, baş parmağı ile de kulağın arkası meshedilir.
The inside of ears are wiped with the little-finger whilewiping behind the ears with the inner part of the tumb.
|

|
Elleri yeniden ıslatmaya gerek yoktur. Baş ve işaret parmakları hariç, diğer üç parmağın dışıyla boyun mesh edilir.
Eller öne doğru çekiliken, çene altına doğru değil, kulak altından yüze doğru getirilir.
The back of the neck is wiped with the outer part of the tree fingers excluding the thumbs and the point-fingers.
One draws the hands to the front, not directly to that part below the chin, but instead from beneath the ears directly to the face.
|

|
Önce sağ ayak, sonra sol ayak, topuk kemikleriyle beraber, sol elle yıkanır.
Parmak araları sağdan sola doğru hilallenir.
The skin between the toes of the right foot is combed with the point-finger of the left hand, beginning from the small toe; thus wiping the whole foot. the feet up to and including the ankles are washed.
The left foot is wiped in the same manner as the right foot, again with the left hand.
This time, however, one starts to comb the skin between the toes from the big toe. |

|
 |
 |
))
sonra namaza başlanır.
RESİMLİ NAMAZ KILINIŞI
|
Birinci Rek'at:
1) Ayakların arası dört parmak açıklıkta ve parmak uçları kıbleye doğru gelecek şekilde ayakta kıbleye dönülür.
2) İkamet getirilir. (Erkekler için)
Niyet:
3) "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü sabah namazının farzını kılmaya" diye niyet edilir.
İftitah tekbiri:
4) "Allahü Ekber" diyerek iftitah tekbiri alınır.
Erkekler tekbir alırken; ellerin içi kıbleye karşı ve parmaklar normal açıklıkta bulunur.
Başparmaklar, kulak yumuşağı hizasına gelecek şekilde eller yukarıya kaldırılır. |
|
Kadınlar tekbir alırken; ellerinin içi kıbleye karşı, parmaklar normal açıklıkta ve parmak uçları omuz hizasına gelecek şekilde ellerini yukarıya kaldırır.
|
|
|
|
Kıyam:
5) Tekbirden sonra eller bağlanır. Ayakta iken secde edilecek yere bakılır.
6) Ayakta sırasıyla:
a) Sübhaneke,
b) Eûzü-besmele,
c) Fatiha sûresi,
d) Kur'andan başka bir sûre daha okunur. |
|
|
|
Erkekler, sağ elin avucu, sol elin üzerinde ve sağ elin baş ve küçük parmakları sol elin bileğini kavramış olarak ellerini göbek altında bağlarlar. |
|
Kadınlar, sağ el sol elin üzerinde olacak şekilde ellerini göğüs üstüne koyarlar. Erkeklerde olduğu gibi sağ elin parmakları ile sol elin bileğini kavramazlar.
|
|
|
|
Rükû:
7) "Allahü Ekber" diyerek rükûa varılır ve burada üç defa "Sübhâne Rabbiye'l-azıym" denilir. Rükû'da iken ayakların üzerine bakılır. |
|
|
|
Erkekler, rükûda, parmakları açık olarak elleri ile dizlerini tutup sırtını dümdüz yaparlar. Dizlerini ve dirseklerini dik tutarlar. |
|
Kadınlar, rükûda, sırtlarını biraz meyilli tutarak erkeklerden daha az eğilirler. Ellerini (parmaklarını açmayarak) dizleri üzerine koyarlar ve dizlerini biraz bükük bulundururlar.
|
|
|
|
Rükûdan kalkış:
"Semiallâhü limen hamideh" diyerek rükûdan kalkılır ve ayakta "Rabbenâ leke'l-hamd" denilir. |
|
|
|
Erkeklerin, rükûdan kalkıp doğrulması.
|
|
Kadınların, rükûdan kalkıp doğrulması
|
|
|
|
Secde:
9) "Allahü Ekber" diyerek secdeye varılır. Secdeye inerken önce dizler, sonra eller, daha sonra da alın ve burun yere konur. Secdede baş iki elin arasında ve hizasında bulunur. Secdede iken ayaklar kaldırılmaz. Secdede burun kenarlarına bakılır. Burada üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir.
|
|
|
|
Erkekler, secdede dirseklerini yanlarından uzak, kollarını yerden kalkık bulundururlar.
Ayaklar, parmaklar üzerinde dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde yere konur. |
|
Kadınlar, secdede kollarını yanlarına bitişik halde bulundururlar.
Ayaklar, parmaklar üzerine dik tutulur ve parmak uçları kıbleye gelecek şekilde yere konur. |
|
|
|
İki secde arası oturuş:
10) "Allahü Ekber" diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur. Otururken, parmaklar dizlerin hizasına gelecek şekilde eller uylukların üzerine konur ve kucağa bakılır. Burada "Sübhânellah" diyecek kadar kısa bir an oturulur. |
|
|
|
Erkekler, sol ayağını yere yayarak onun üzerine oturur, sağ ayak parmakları kıbleye yönelmiş durumda dik tutulur. |
|
Kadınlar, ayaklarını yatık olarak sağ tarafına çıkarır ve öylece otururlar. |
|
|
|
11) "Allahü Ekber" diyerek ikinci defa secdeye varılır ve üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir.
12) "Allahü Ekber" diyerek secdeden ayağa (ikinci rek'ata) kalkılır ve eller bağlanır.(Resim : 3-4) |
|
|
|
(Resim : 3) |
|
(Resim : 4) |
|
|
|
Secdeden kalkarken: Önce baş, sonra eller, daha sonra eller dizler üzerine konularak, dizler yerden kaldırılır.
İftitah tekbirinden itibaren buraya kadar yapılanlara "bir rek'at" denir. |
|
|
|
İkinci Rek'at:
1) Ayakta sırasıyla;
a) Besmele,
b) Fatiha sûresi,
c) Kur'andan başka bir sûre daha okunur.
2) Birinci rek'atte olduğu gibi "Allahü Ekber" diyerek rükûa varılır ve üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-azıym" denilir.(Resim : 5-6)
|
|
|
|
(Resim : 5) |
|
(Resim : 6) |
|
|
|
3) "Semiallâhü limen hamideh" diyerek ayağa kalkılır ve ayakta "Rabbenâ leke'l-hamd" denilir.(Resim : 7-8)
|
(Resim : 7) |
|
(Resim :  |
|
|
|
4) "Allahü Ekber" diyerek secdeye varılır. Burada üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir.(Resim : 9-10) |
|
|
|
(Resim :9) |
|
(Resim :10) |
|
|
|
5) "Allahü Ekber" diyerek secdeden kalkılıp dizler üzerine oturulur. Burada "Sübhânellah" diyecek kadar kısa bir an oturulur.(Resim : 11-12) |
|
|
|
(Resim :11) |
|
(Resim :12) |
|
|
|
6) Sonra "Allahü Ekber" diyerek ikinci defa secdeye varılır ve üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir.
|
Ka'de-i ahire (Namazın sonunda oturuş):
7) "Allahü Ekber" diyerek secdeden kalkıp oturulur.
Otururken, el parmakları dizlerin hizasına gelecek şekilde eller uylukların üzerine konur ve kucağa bakılır.
Oturuşta sırasıyla;
a) Ettehiyyatü,
b) Allahümme salli,
c) Allahümme bârik,
d) Rabbenâ âtina... duaları okunur. (Resim : 13) |
|
|
|
Erkekler, sol ayağını yere yayarak onun üzerine oturur, sağ ayak parmakları kıbleye yönelmiş durumda dik tutulur.(Resim : 13-14) |
|
Kadınlar, ayaklarını yatık olarak sağ tarafa çıkarır ve öylece otururlar.
|
|
|
|
Sağ tarafa selâm verilişi:
9) Önce başını sağa çevirerek "Esselâmü aleyküm ve rahmetûllâh" denir. Selâm verirken omuzlara bakılır. |
|
|
|
Erkeklerin, sağ tarafa selâm verişi.
|
|
Kadınların, sağ tarafa selâm verişi.
|
|
|
|
Sol tarafa selâm verilişi:
10) Sonra başını sola çevirerek, "Esselâmü aleyküm ve rahmetûllâh" denilir. Böylece iki rek'at namaz tamamlanmış olur. |
|
|
|
Erkeklerin, sol tarafa selâm verişi.
|
|
Kadınların, sol tarafa selâm verişi.
|
|
|
|
DUA
Dua ederken, eller göğüs hizasına kaldırılır. Eller göğe doğru açılarak avuçların içi yüze doğru biraz meyilli tutulur ve iki elin arası açık bulundurulur. |
|
|
|
Dua eden bir erkek çocuğu.
|
|
Dua eden bir kız çocugu
|
|
oruç nasıl tutulur?
Oruç imsak vaktinden güneşin batmasına kadar geçen zaman içinde yeme, içme ve cinsî birleşmeyi ibadet niyetiyle terketmektir.
Buna göre oruç tutacak kimsenin önce oruca niyet etmesi gerekir. Niyetin sözle olanı, "Yarın Allah rızası için oruç tutmaya niyet ettim" gibi bir ifade ile yapılmış olur. Bunu dili ile söylemeyip kalbinden geçirmek de kafidir. Oruç tutmak niyetiyle kalkıp sahur yiyen kimse de fiil ile niyet etmiş olur. Niyetin oruç günü, güneşin tepe noktasına gelmesinden önce yapılmış olması şarttır.
İmsak vaktinden maksat fecir; yani tan yerinin ağarmasıdır. Oruca niyet eden kimse imsaktan itibaren yeme ve içmeyi eşi ile cinsî birleşmede bulunmayı terkeder. Bunların dışında terk etmesi farz olan bir şey yoktur; normal, günlük işleri ile meşgul olabilir. Akşam olup güneş batınca oruç yasaklarından birini işleyerek orucunu açar.
İftarın geciktirilmemesi matlûptur. İftardan önce şöyle bir dua okunması uygundur: "Allahım senin için oruç tuttum, sana iman ettim, sana güvendim ve dayandım, senin lûtfettiğin rızık ile orucumu açıyorum, geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla Rabbim!"
Şu da Peygamberimizin yaptığı dualardan biridir:
"Allahım! Her şeyi kuşatan rahmetinle senden beni bağışlamanı diliyorum!" "Susuzluk gitti, damarlar ıslandı ve inşaallah sevap kazanıldı." "Allahım senin için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açtım."
zekat nasıl verilir ?
Zekât Nedir?
Zekât, lügatta temizlemek, çoğalmak ve büyümek mânalarına gelir. İslâmî ıstılahta ise, şer'an zengin sayılan bir müslümanın, seneden seneye malının belli bir miktarını müslüman fakirlere Allah rızası için temlik etmesidir. (Temlik: Verilen zekâtı fakirin mülkiyetine geçirmesi demektir.) Kulların kulluktaki sadakatlarına delâlet etmesi cihetiyle, zekâta "sadaka" da denilmiştir. Ancak sadaka tabiri, zekâttan daha umumîdir. Vâcib ve nâfile tasadduklara da şâmildir. Zekât vermeye tezkiye, zekât verene ise müzekkî denilir.
Zekâtın Hükmü Nedir?
Zekât, İslâmın 5 rüknünden birisidir. Namaz, oruç gibi farz-ı ayındır. Ancak onlar gibi bedenle değil mâl ile yapılan bir ibâdettir. Hicretin ikinci senesinde farz kılınmıştır.
Zekât, Kur'ân-ı Kerim'de 34 yerde zikredilmiştir. Farziyyeti, 6 yerde, namaz ile birlikte tekrar edilen şu âyet-i kerîme ile sâbittir.
"Namazı kılın, zekâtı verin..." (El-Bakare, 43, 83, 110; en-Nûr, 56; Müzzemmil, 20; en-Nisâ, 77).
Bu da İslâm'ın, dinî vecibeler içinde namazdan sonra en büyük ehemmiyet ve kıymeti zekâta verdiğini gösterir.
Gerçekten de namaz, dinî hayatın direği, İslâmî yaşayışın te'minatıdır. Zekât ise, sosyal hayatın istinad noktasıdır. Namaz kılınmayan bir cem'iyette islâmî hayat ve dinî yaşayış zayıflayıp sönmeye yüz tutacağı gibi, İslâmın zekât emrinin tatbik edilmediği bir toplumda da ictimaî huzur, ferdler arasında birlik ve beraberlik, dirlik ve düzenlik sağlanamaz. Fakir ve zengin sınıflar arasında dayanışma ve yardımlaşma ortadan kalkar; sevgi ve saygı duyguları yok olur. Ferdler birbirlerine düşman hâle gelir. Günümüz toplumlarının hâli buna açık bir delildir.
Şu halde namaz ve zekât, cem'iyette biri dinî, diğeri de içtimaî hayatı düzenleyici ana unsurlardır.
Zekât, Fakire Zenginin Bir Yardımı mıdır?
Zekât, zengin müslümanların fakir müslümanlara yaptıkları bir iâne, yardım ve sadaka değildir. Zekât doğrudan doğruya fakirin, zenginin malında olan bir hakkıdır. Kur'an-ı Kerîm'de bu husus şu şekilde belirtilmiştir:
"Mü'minlerin mallarında dilencinin ve dilenmeyen fakirin bir hakkı vardır." (ez-Zâriyât, 19).
Zengin, fakirin bu hakkını ödemek mecburiyetindedir. Zekâtı ödenmemiş bir mal, temiz ve helâl olmaktan çıkar; içinde gasbedilmiş, sahibine verilmemiş bir hak bulunan gayr-i meşrû' bir servet hâlini alır. Ne zaman ki malın zekâtı ödenir, o zaman mal temizlenmiş, gayr-ı meşrûluktan kurtulmuş olur. Resûlüllah Efendimiz bu hususu "Malınızı zekâtla temizleyin" buyurarak beyan etmişlerdir...
Bu bakımdan zenginin, zekât verdiğinden dolayı fakiri minnet altında bırakmaya çalışması uygun bir davranış olmadığı gibi, zekât alan fakirin de zengine karşı bir eziklik ve zillet duyması, minnet yükü çekmesi asla söz konusu olamaz. Çünkü zekât onun öz hakkıdır.
Zekât Vermemenin Cezası Nedir?
Çok ağır mânevi müeyyideler vardır. Yüce Allah zekâtını vermeyenlerin kıyâmette çok büyük azabla karşılaşacağını haber vermektedir:
"Kıyâmet gününde stok edilen altın ile gümüşün üzerleri Cehennem ateşinden kızdırılacak da bu mal biriktirenlerin alınları bunlarla dağlanacak ve onlara şöyle denilecek: İşte bu, (zekâtını vermeyip) stok etiğiniz paralar... Ve stok ettiklerinizin cezasını çekin." (et-Tevbe, 34).
Âyet-i kerîmede zikri geçen stok, zekâtı ödenmeyen paralara şâmildir.
Başka bir âyet-i kerîmede de şöyle buyurulur:
"Allah'ın fazlından verdiklerini kullarından esirgeyenler için o malın hayır olduğunu zannetme. Belki o mal, onlar için şerdir. Kıyâmet gününde fakirlerden esirgedikleri o mal, onların boyunlarına halka yapılacaktır." (Âl-i İmrân, 180).
Bu hususta bâzı hadîs-i şerîflerde de şöyle buyurulur:
"Deve, sığır ve koyun sahibi bir müslüman, bu malların zekâtını ödemezse, kıyâmet gününde o hayvanlar dünyada olduklarından daha semiz ve daha büyük halde gelecekler ve herbiri boynuzu ile ona toslayacak, ayakları ile de çiğneyecek. Sonuncusu işini bitirince, birincisi yeniden toslamaya ve çiğnemeye başlayacak, tâ ki insanlar muhakeme edilinceye kadar..."
"Cenâb-ı Hak, kime mal verir de zekâtını ödemezse kıyâmet gününde o mal sahibine, gözlerinin üzerinde simsiyah iki benek bulunan gayet zehirli ve (zehirinin te'esirinden başı) kel bir yılan şeklinde görünerek boynuna gerdanlık yapılacak. Sonra da iki çene kemiğini, yani avurdunu iki tarafından yakalayıp şöyle diyecek: Ben senin malınım, ben senin zekâtını vermeyip stok ettiğin servetinim..."
Zekât Nasıl Verilir?
İslâm şeâirlerinin en büyüklerinden olan zekâtın alenî olarak verilmesi efdaldir. Çünkü alenî olarak verilmesinde çevreye iyi örnek olma hususu olduğu gibi, zekâtı veren için de başkalarının sû'i zanlarından kurtulmak durumu bahis mevzuudur. Hem zekât, zengin için, kesin bir borç ve farîza olduğundan, edâsına riya da giremez. Halbuki nafile sadakalar öyle değildir. Onları gizlice verip, gösteriş ve faziletfüruşluk ihtimalinden kaçınmak daha faziletlidir.
Zekât Ne Zaman Ödenir?
Kuvvetli ve en sahih olan görüşe göre, üzerine zekât düşen mal ve paraların zekâtı, o mal ve paranın üzerinden 1 sene geçtikten sonra, fevren, yani, sene biter bitmez hemen verilmesi icabeder. Özürsüz olarak te'hir etmek câiz olmaz. Günahı muciptir.
Diğer bir görüşe göre ise, zekâtın verilmesi fevrî değil, terahî üzerine farzdır. Yani sene nihayetinde hemen verilmesi lâzım değildir. Mükellef bunu hayatta bulundukça dilediği zaman edâ edebilir. Edâ etmeden ölürse, ancak o zaman günahkâr olur. Fakat bu görüş zayıftır.
hacca gitmek demek nedemek ?
HACCIN ÖNEMI VE FAYDALARI
Islâm sartlarinin besincisi hac'dir. Hac, belli zamanda, belirli yerleri özel bir sekilde ziyaret etmektir.
Hicretin dokuzuncu yilinda farz olmustur. Hac hem mal, hem de beden ile yapilan bir ibadettir. Belirli sartlari tasiyan müslümanlarin ömründe bir defa hacca gitmesi farzdir. Allah'in her emrinde oldugu gibi haccin farz kilinmasinda da bir çok hikmetler ve faydalar vardir.
Çesitli ülkelerden mukaddes topraklara gelen, dilleri ve renkleri ayri olan müslümanlarin tek gaye etrafinda bir araya gelmesi ve hep birlikte Allah'a yönelmesi islâm kardesligini güçlendirir. Müslümanlarin birbiri ile tanismalarini, birbirlerinin dert ve sikintilarina çare bulmalarini saglar..
Zengin-fakir her seviyede müslümanin ihrama girerek ayni kiyafet içinde bulunmasi insanlara esitlik fikrini asilar, mahser gününü haltirlatir. Hac yolculugu, insanin bilgi ve görgüsünü artirir, zorluklara karsi dayanma aliskanligi kazandirir. Mala bağımliligi azaltarak, fakirlere, yoksullara karsi merhamet ve yardim duygularini gelistirir.
Sevgili peygamberimizin dogup büyüdügü, Islâm dini'nin cihana yayilmaya basladigi kutsal yerleri görmek ruhlara manevi bir heyecan verir, dini duygulari kuvvetlendirir .Kutsal yerlerde insan kendisini Allah'a daha yakin hisseder, yaptigi ibadetlere kat kat fazla sevab verilir. Allah rizasi için hac vazifesini yapan ve insanlara kötülük etmekten sakinanlarin (kul haklari hariç) birçok günahi bagislanir. Bu konuda peygamber Efendimiz söyle buyurmustur:
"Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranislardan sakınirsa, annesinin onu dogurdugu günkü gibi günahlarindan arinmis olarak döner." (1)
Asagidaki sartlari tasiyanlara hacca gitmek farz olur:
1 ) Akilli olmak,
2) Erginlik çagina gelmis olmak,
3) Müslüman olmak,
4) Hür olmak,
5) Haccin farz oldugunu bilmek. (Bu sart müslüman olmayan ülkelerde müslümanligi kabul edenler içindir. Islâm ülkelerinde yasayan müslümanlar için haccin farz oldugunu bilmemek özür degildir.)
6) Zorunlu ihtiyaçlardan baska hacca gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü oldugu aile fertlerinin geçinebilecegi maddi güce sahip olmak.
7) Durumuna uygun bir vasita ile hac yolculugunu yapabilmesi için vasita ve yol masraflarini karsilayacak parasi olmak.
8) Hac vazifesini yapabilecek zamana yetismis olmak.
HAC KIMLERE VE NE ZAMAN FARZDIR
Saydigimiz bu sartlardan baska hac vazifesini bizzat yapmak için su sartlarin da bulunmasi gerekir. Bunlara haccin edasinin sartlari denir.
Haccin Edasinin Sartlari:
1) Vücutça saglikli olmak, (Kör, kötürüm ve hac yolculuguna dayanamayacak derecede hasta ve yasli olmamak.)
2) Hacca gitmesine bir engel bulunmamak, (Hapiste olmak gibi)
3) Yol güvenligi olmak,
4) Kadinin yaninda kocasi veya evlenmesi caiz olmayan bir mahremi bulunmak,
(2) Riyazü's-Salihin, c. 2, s, 521. I Sâfi mezhebine göre; yaninda kocasi veya mahremi olmayan kadin, güvenilir iki veya daha
5) Kocasi ölmüş veya boşanmış olan kadinlarin iddet süreleri bitmiş olmak.
Bu saydigimiz sartlara sahip olan bir kimsenin önündeki ilk hac mevsiminde hacca gitmesi farz olur.
HACCIN FARZLARI
Haccin farzlari, birisi sart ikisi rükün olrnak üzere üçtür:
1) Ihrama girmek (sarttir),
2) Arafatta vakfe,
3) Ziyaret tavafi.
Umresiz yapilan hac demektir. Haci adayi ihrama girerken sadece hacca niyet eder ve hac vazifelerini yerine getirir. Ifrad hacci yapanlara kurban kesmek vacib degildir.
HACCIN ÇEŞITLERI
Yapilisi Bakimindan Hac Üç Çesittir:
1) Ifrad Hacci:
2) Temettu Hacci:
3) Kiran Hacci:
Hacca gitmek isteyen bir kimse bu üç çesit hacdan hangisini dilerse onu yapar. Usulüne uygun olarak hangisini yaparsa hac görevini yerine getirmis olur.
Ihram, Telbiye, Tavaf, Sa'y ve Vakfe:
Ihram: Hac veya umi'e yapacak olan kimsenin diger zamanlarda helal olan bazi fiil ve davranislari belirli bir süre kendisine haram kilmasidir. Hac veya umreye niyet etmek ve telbiye getirmekle ihrama girilmis olur.
Telbiye:
Ihramli olarak ve yüksek sesle: ''Lebbeyk, Allahümme Iebbeyk, Iebbeyke la serike Ieke Iebbeyk, innel'hamde ve'n ni'mete Ieke ve'lmülk; la serike Iek.'' demektir .Kadinlar hafif sesle telbiye getirirler,
Tavaf: Kabenin etrafini usulüne göre yedi defa dolasmaktir.
Sa'y: Kabenin yakininda bulunan Safa ile Merve tepeleri arasinda gidip gelmektir. Bu gidis-gelisler, Safa'dan Merve'ye dört, Merve'den Safa'ya üç olmak üzere yedi defadir.
Vakfe:
HACCIN YAPILISI
Hacca gitmek isteyen kimse, bu kutsal görev için helal kazanç temin eder. Yola çikmadan önce varsa borçlarini öder, hak sahipleri ile helallasir. Günahlarinin bagislanmasi için tevbe edip Allah'tan af diler. Kazaya kalmis ibadetleri varsa müinkün oldugu kadar kaza eder. Yola çikacagi zaman evinde iki rek'at namaz kilar. Aile fertleri, dostlari ve yakinlari ile helallasip veda ederek yola çikar. Yolculukta ve hac ibadeti esnasinda baskalarini incitecek kötü söz ve davranislardan sakinır .
Ihrama girme yeri olan ''Mikat'' sinirina gelmeden önce tirnaklar kesilir, gerekli vücut temizligi yapilir ve mümkünse gusledilir, degilse abdest alinir. Erkekler giydikleri bütün elbiselerini çikararak ''izar'' ve ''Rida'' denilen iki parça örtüye sarilirlar.Ihram1i olduklari sürece ayak ve baslarinı açik bulundururlar. Kadinlar ihrama girerken elbiselerini çıkarmazlar.
Bundan sonra ''Mikat'' sinirinda ''ihramm sünneti'' niyetiyle iki rek'at namaz kilinir ve hacca niyet edilerek telbiye getirilir. Böylece ihrama girilmis olur. Ihram devam ettigi sürece ihramliya yasak olan seylerden sakinmak gerekir .
Mekke'ye varilinca gusûl yapilir veya abdest alinir. Sonra haremi serife gidilerek Kabenin etrafinda kudüm tavafi yapilir ve ardindan iki rek'at tavaf namazi kilindiktan sonra Safa ile Merve arasinda usulüne uygun olarak sa'y yapilir. Haci adayi bundan sonra ihramli olarak Mekke'de kalir. Burada kaldigi süre içinde mümkünse namazlari Harem-i Serifte kilmak, firsat buldukça nafile tavaf etmek çok sevablidir.
Terviye günü, yani Arefe'den bir gün önce Arafata çikilir. Arefe günü günes batincaya kadar Arafat'ta kalinir. Ibadet ve dua ile vakitler degerlendirilir... Burada ögle ile ikindi namazlari cemaatle ögle vaktinde birlikte kilinir. Buna ''Cem'i Takdim'' denilir. Ögleden sonra vakfe yapilir. Günes battiktan sonra aksam namazi kilinmadan 'Müzdelife' ye hareket edilir. Müzdelifede aksam ve yatsi namazlari cemaatle yatsi vaktinde birlikte kilinir. Buna ''Cem-i Tehir'' denilir. Geceyi Müzdelifede geçiren haci adaylari seytan taslamak için kullanilacak taslari burada toplar.
Bayram sabahi, sabah namazi erken kilinarak, ''Müzdelife Vakfesi'' yapilir. Hava aydinlindiktan sonra Mina'ya hareket edilir.
Bayramın Birinci Günü Minada Sırasıyla:
a) Akabe Cemresine yedi tas atilir.
b) Saçlar tiras edilerek ihramdan çikilir.(Ifrad hacci yapanlara kurban kesmek vacib olmadigindan, bunlar Akabe Cemresine tas attiktan sonra tras olup ihramdan çikarlar. Temettü veya Kiran hacci yapanlar Akabe Cemresi'ne tas atip kurban kestikten sonra tras olur ve ihramdan çikarlar .)
c) Vakit ve imkan bulunursa ayni gün Mekke'ye gidilerek farz olan ziyaret tavafi yapilir.
Bayramin Ikinci Günü Sirasiyla:
Bayramın üçüncü Günü: Yine Küçük,orta va akabe cernrelerine yediser tas daha atilir. Ayni gün Mina'dan Mekke'ye dönülünce veda tavafi yapilarak hac vazifesi tamamlanmis olur.
Uygulamasini anlattigimiz Ifrad haccidir. Temettü ve Kiran haclarinin yapilisinda bazi farkliliklar vardir.
Temettü Hacci: Temettü haccı yapacak olan kimse Mikat sinirinda umre için ihrama girer. Mekke'ye gelince usulüne uygun olarak umreyi yaptiktan sonra tras olur ve ihramdan çikar. Terviye gününe kadar. (Yani Arefe gününden bir gün önce) Mekke'de ihramsiz olarak bekler. Terviye günü Mekke'de hac için yeniden ihrama girer ve yukarida anlatildigi gibi hac vazifelerini yapar .
Ancak ifrad haccindan farkli olarak:
1) Bayramin birinci günü Cemre Akabesine tas attiktan sonra kurban keser, ondan sonra tras olur ve ihramdan çikar.
2) Ziyaret tavafindan sonra haccin sa'yini yapar.
Kiran Hacci: Kiran hacci yapacak olan mikat sinirinda hem hac, hem de umreye ikisine birden niyet ederek her ikisi için de bir ihrama girer. Mekke'ye varınca önce umre yapar, umreyi tamamladiktan sonra haccin kudüm tavafini, pesinden de haccin sa'yini yapar. Fakat ihramdan çikmaz. Ihramli olarak bekleyip terviye günü gelince Arafat'a çikarak tarif edildigi gibi hac vazifelerini yerine getirir. Kiran haccinda da ifrad haccindan farkli olarak: Bayramin birinci günü Cemre Akabesine tas attiktan sonra kurban keser, ondan sonra tras olur ve ihramdan çikar.
UMRE
Umre, belirli bir zamana bagli olmadan usulüne göre ihrama girdikten sonra tavaf etmek, sa'y yapmak ve tras olmaktan ibarettir. Umre sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Arefe ve onu izleyen kurban bayramı günleri olmak üzere yilda bes günün disinda her zaman umre yapilabilir .
Umrenin Yapilisi:Umre yapmak isteyen kimse ''Mikat'' sınirlari disinda gerekli temizligi yaptiktan sonra umreye niyet edip telbiye getirerek ihrama girer. Mekke'ye varınca usûlüne göre Kâbenin etrafinda umre tavafini yapar. Tavaf bitince iki rek'at ''Tavaf Namazi'' kilar. Daha sonra Safa ile Merve arasinda umrenin sa'yini yapar, Sa'yi bitirince tras olur ve ihramdan çikar. Böylece umre tamamlanmis olur.
kelime-i şehadet ne demek
1- Kelime-i Şehadet getirmek |
 |
Pazar, 11 Şubat 2007 |
İslâmın şartlarından birincisi, kelime-i şehâdet getirmektir. Kelime-i şehâdet getirmek demek, (Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh) demektir.
Müslüman olmanın ilk şartı îmân etmektir. Îmân etmek için Kelime-i şehâdeti söylemek, bunun mânâsını bilmek ve inanmak lâzımdır. Kelime-i şehâdet’in mânâsı: (Görmüş gibi bilir ve inanırım ki, Allahü teâlâdan başka, varlığı lâzım olan, ibâdet ve itâat olunmaya hakkı olan hiçbir ilâh, hiçbir kimse yoktur. Görmüş gibi bilir, inanırım ki, Muhammed aleyhisselâm Allahü teâlânın hem kulu, hem peygamberidir. O’nun gönderilmesi ile O’ndan önceki peygamberlerin dinleri tamam olmuş, hükümleri kalmamıştır. Sonsuz saadete kavuşmak için, ancak O’na uymak lâzımdır. O’nun her sözü, Allahü teâlâ tarafından kendisine bildirilmiştir. Hepsi doğrudur. Yanlışlık ihtimali yoktur) demektir.
Dünyada, rahat ve huzûra kavuşmak ve âhirette de , sonsuz kurtuluşa ermek için müslüman olmak lâzımdır. Müslüman olmak için de, hiçbir formaliteye, müftüye, imâma gitmeye lüzum yoktur. Müslüman olmak isteyen önce bu Kelime-i şehâdeti ve mânâsını söyler. Sonra gusül abdesti almayı, namazı ve lâzım oldukça farzları ve haramları öğrenir.
Kelime-i Tevhid: (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah) demektir. Yeni müslüman olacak kimsenin, bu kelimeyi (Eşhedü....) ile başlıyarak söylemesi lâzımdır. Müslümanların ise bu kelimeyi her zaman söyleyerek îmânlarını tazelemelerini, sevgili Peygamberimiz emretmiştir. Hadîs-i şerîfte, “Lâ ilâhe illallah” diyerek îmânınızı yenileyiniz) buyuruldu.
Kelime-i tevhid söylemek çok sevâptır. Her fırsatta, her zaman sık sık söylemelidir. Bir hadîs-i şerîfte, “Son sözü, “Lâ ilâhe illallah” olan Cennete girer) buyuruldu.
Sevgili Peygamberimiz, kelime-i tevhîdin fazileti, üstünlüğü hakkında buyurdu ki:
(Yerleri ve gökleri, terazinin bir kefesine koysalar, bu kelimenin bulunduğu kefe elbette ağır gelir.)
(Yedi kat göklerin ve bunlarda bulunanların ve yedi kat yerin hepsi, “Lâ ilâhe illallah” kelimesi ile ölçülse, bu kelimenin sevabı daha çok olur).
(Allahü teâlâyı anmanın en üstünü “Lâ ilâhe illallah”dır. Duânın en fazîletlisi “Elhamdülillah”tır).
(Gecenin veya gündüzün bir saatinde, “Lâ ilâhe illallah” diyen kimsenin sayfasında (amel defterinde) bulunan kötülükler silinir, bunların yerine o kadar sevap yazılır)
|
helal,haram günah,sevab nedemek miş öğreneceğiz işte bunlar:
Helâl: Dinimizin yapılmasını uygun gördüğü, izin verdiği, onun kurallarına aykırı olmayan, dince yasaklanmamış olan iş ve davranışlardır. Temiz olan yiyecekler, çalışarak elde edilen kazanç helal işlerdir. Allah Kur’an’da şöyle buyurur: “Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin”(Bakara 168)
-
Günlük konuşmalarımızda helal kavramını nerede ve nasıl kullanırız?
Günlük konuşmalarımızda helal sözcüğü ili ilgili birçok sözcük ve deyim vardır. “Helal lokma”, “Helal süt emmiş”,” Helal olsun”,”Allah helalinden kazanç nasip etsin” bunlardan bazılarıdır. Örneğin; Dinin kurallarına uygun olarak, çalışarak elde edilen kazanç anlamında “helal lokma” deyimini kullanırız. Doğruluktan ayrılmayan kimseler için “Helal süt emmiş insan” diyerek o kimsenin bu güzel niteliğini söyleriz. Dinin kurallarına uygun bir kazanç dilemek için “Allah helalinden kazanç nasip etsin” diyerek dua ederiz. Bir hizmet veya özverinin istenilerek yapıldığını ve takdir edildiğini göstermek için “helal olsun” diyerek takdirimizi belirtiriz. Yine bir davranış karşısında “helal olsun bunu senden beklemezdim” diyerek sitemimizi belirtiriz. Ayrıca Allah’ı tanık tutarak bir şeyi bağışladığımızı “alacağımı sana helal ediyorum” diyerek ifade ederiz.
Dinin yapılmasını yasakladığı iş ve davranışlara haram denir. Örneğin; Anne ve babaya karşı gelmek, başkasının malına zarar vermek, başkalarıyla alay etmek, sözünden dönmek, dedikodu yapmak, söz taşımak gibi söz ve davranışlar dinimizce haramdır.
-
Haramlar niçin kaçınmamız gerekir?
Allah insanları çok sever. O, bizim mutlu bir şekilde yaşmamızı istemektedir. Bunun için peygamberleri aracılığı ile bazı buyruklar bildirmiştir. Bu buyruklardan bazılarının yapılmasını emretmiş, bazılarını ise yasaklamıştır. Yapılmasını istediği şeyler iyi, güzel, doğrudur. Bizim için hepsi yararlıdır. Yapılmamasını istediği şeyler de kötü ve çirkindir. Hem bizim için, hem de çevremize zararlıdır. Bu nedenle haram davranışlardan mutlaka kaçınmamız gerekir.
-
Günlük konuşmalarımızda “haram” kavramını nerede ve nasıl kullanırız?
Günlük konuşmalarımızda haram sözcüğü ili ilgili birçok sözcük ve deyim vardır. “haram lokma”, “haram olsun!”,” haram etmek”, “haram yemek”, “haramın temeli olmaz”, “haram olmak”, “haram para” bunlardan bazılarıdır. Haram lokma: Dinin kurallarına aykırı olarak elde edilen şeyler için kullanılır. Örneğin, doğru ve dürüst bir insan olduğumuzu belirtmek için “hayatımda boğazımdan haram lokma geçmemiştir” diyerek bu niteliğimizi belirtiriz. Haram olsun: "hayrını görme, görmesin!" anlamında kullanılan bir sözdür. Örneğin; bir arkadaşımız iznimiz olmadan bize ait olan bir şeyi aldığında hoşnut olmadığımızı belirtmek için “haram olsun” diyerek isteksizliğimizi belirtiriz. Haram yemek: Dinin kurallarına aykırı olarak bir şeyi kendi yararına kullanmak, sahiplenmektir. Haram para: Yasa dışı yollardan kazanılan paradır.
Sevap: Yapılan iyi bir iş karşısında Allah tarafından verileceğine inanılan ödüle denir. Dinimize göre yaptığımız her güzel davranışın bir karşılığı vardır. Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her güzel iş sevaptır. Allah’a ibadet etmek, ders çalışmak, arkadaşlarımızla iyi geçinmek, insanlara yararlı işler yapmak, anne, baba ve öğretmenlerimizi saygı duymak sevaptır.
-
Bu davranışlar niçin sevaptır?
Çünkü bunlar iyi, güzel, faydalı, Allah’ın rızasını kazanmaya sebep olacak ve Allah katında değer ifade eden davranışlardır.
Günah; Dince suç sayılan iş ve davranışlara denir. Dinimize göre yaptığımız her kötü davranışın bir karşılığı vardır. Dinimizin yapılmasını yasakladığı şeylerin yapılması durumunda günah işlenmiş olur. Yalan söylemek, iftira etmek, hırsızlık yapmak, dedikodu yapmak anne ve babaya saygısızlık, dinimizce günah sayılan davranışlardandır.
-
Bu davranışlar niçin günahtır?
Çünkü bunlar kötü, çirkin, zararlı, Allah’ın hoşnut olmadığı ve Allah katında değer ifade etmeyen davranışlardır. Bu nedenle bu davranışlardan mutlaka kaçınmamız gerekir.
-
Günlük konuşmalarımızda “günah” kavramını nerede ve nasıl kullanırız?
Günlük konuşmalarımızda helal sözcüğü ili ilgili birçok sözcük ve deyim vardır. “Günaha girmek”, “günahı kadar sevmemek”, “günahını almak”, “günah benden gitti” bunlardan bazılarıdır. Dinî bakımdan suç sayılan bir iş yapıldığında günaha girdi denir. Sevmediğimiz, nefret ettiğimiz bir kimse için “günahı kadar sevmem” diyerek ona olan nefretimizi belirtiriz. Cimri kimseler için “günahını vermez” deyimini kullanırız. Bir kimse için haksız olarak kötü düşündüğümüzde, kuşkulandığımızda “günahını aldık” sözcüğünü kullanırız. Ben karışmam, sorumluluk sana veya ona düşer" anlamında “günahı boynuna” sözcüğü ile ifade ederiz. Günah benden gitti “ben görevimi yaptım, bundan sonrası için sorumluluk kabul etmem" anlamında kullanılan sözdür.
İŞTE 16 MUCİZE

BUNLARI OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER küçük, orta ve akabe cemrelerine yediser tas atilir. Bayramin birinci günü ziyaret tavafini yapamayanlar ikinci günde yaparlar . Hacda Arafat ve Müzdelife denilen yerlerde belirli zamanlarda bir süre kalmaktir.Arafat vakfesi farz, müzdelife vakfesi vacibdir . Umre ve hacci bir ihramda yapmaktir. Haci adayi ihrama girerken hem umre, hem de hacca niyet eder. Önce umreyi yapar fakat ihramdan çikmaz, sonra da hacci yapar. Kiran haccinda da kurban kesmek vacibdir. Umre ve hacci ayri ayri ihrama girerek yapmaktir. Haci adayi önce umre için ihrama girip umre vazifelerini yapar ve ihramdan çikar. Günü gelince yeniden ihrama girerek hac vazifelerini yerine getirir. Temettu haccında kurban kesmek vacibdir.
fazla kadinla birlikte farz olan haccini yapar.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|